top of page

- AHMED HULUSİ'NİN HU-MAN TEZİNİ ÇÖPE ATAN MAKALE

  • Yazarın fotoğrafı: Muhammed Mehdy
    Muhammed Mehdy
  • 3 Tem 2022
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 3 Tem 2022


(Teşbihde hata yok) Küçük bir çocukken hep düşündüğüm bir şey vardı. "Yalnızlık Allah'a mahsustur."

Peki neden Allah yalnızdı? Bir arkadaşı yok muydu? Bizleri yarattığına göre kendisinden de birkaç tane yaratabilirdi. Neden yalnızlığı seçiyordu?

Bu soruları kimseye soramıyordum, Allah çarpar kelimesi sıklıkla kullanıldığı için bu soruların cevaplarını büyüdüğümde çözebilirim diyerek içimde saklıyordum.

Gençlik yıllarımda daha cazibedar isteklerim vardı. Mesela Hazreti Ali vücudunda binlerce savaş yarası olmasına rağmen yinede gözünü kırpmadan tüm savaşlara katılıyor ve bunu sadece Allah'ın rızası ve Aleyhissalatu vesselamın sevgisi için yapıyordu. Peki nasıl bir iman itikadı vardı ki biz burada ezanlar okunurken camiye gitmekte nazlanırken, Cafer-i Tayyar savaşta iki kolu kopmasına rağmen dişleriyle İslam sancağını taşıyordu?

Günlerden bir gün hasbelkader ceza evine düştüm. İşte en nihayet kendimle baş başa kalmıştım. Zira hayatın baş döndürücü hızı; cevabını aradığım soruları bana unutturmuştu.

İşte önümde uzunca bir zaman vardı ve artık işe koyulmalı idim.

Ceza evi kütüphanesinde Ahmed Hulusi'nin bedava basılıp dağıtılan bir kitabı elime geçti. Okumaya başladım. Başta ufkumu açar gibi oldu,evet hiç duymadığım ve ilgimi çeken konularla beni kendine celp ettiriyordu ancak sonrasında kalbimde ki fıtri duygularla örtüşmediğini hissediyordum. Mesela şöyle diyordu; "Kıldığınız namaz Allâha ulaşmaz, insan kendini tanımak için namaz kılar ve Allâh vardır gayri yoktur. o halde biz kim miyiz? Allâh ismiyle işaret edileni oluşturan unsurlarız." diyordu.

Hayır aradığım soruların cevaplarını henüz bulabilmiş değildim.

Derken bu arayışlarım beni Risale-i Nur'a kadar götürmüştü. VE EVET. RİSALELERDE

Bu cevapları buldum, ve bunu sizinle paylaşmak benim için bir onurdur.

-Nasıl ki bir ayna veya parlak ve şeffaf maddeler özelliğine göre güneşin ışığını ve renklerini yansıtır. Aynen öylede, bir ayna özelliğini taşıyan insan, Allah'ın (cc) isimlerine aynadarlık ederek tüm isimlerinin kendi üzerinde akis etmesinin mümkün olduğunu ve "Allah neden kendinden birkaç tane yaratmıyor" sorusuna işte; böylece aradığım cevap olan "Allah kendi isimlerinin özelliklerini tümüyle yansıtabilecek kabiliyette olan biz insanları yarattığını öğreniyorum. :) Bu yansımaların en iyi neticesi alabilmek için reçeteyi size veriyorum; Allah'ın isimlerini andığınızda o isim sizde akis eder, yansır. Ancak ayna fulü ve bulanık olmasın ki, tüm isimler güneş gibi yansıma yapsın. Bu ise fıtratımızdaki madeni parlatmakla hedefe ulaşılabilir, ve yegane çaresi Yüce yaratıcının (Cemil-i zül-Celal) emrettiklerini yapmak, men ettiklerini yapmamak. ;)

Evet Sahabelerimizin ulaştıkları iman mertebelerine gıpta ederek geçirdiğim ömrümde, en nihayet bu emelime ulaştım. Kur'an-ı Kerimin hakiki bir tefsiri olan Risale-Nur bu işimizi halletti. Meğer biz Kur'an dinlediğimiz halde gerçekte tam olarak ne buyurduğunu idrak edemediğimizden imanımız eksik veya tamamlanamamış olduğunu fark ettim.

Risale-i Nur okuyan dershaneler her şehirde haftanın her günü okunuyor. Kur'anı Kerim'de toplanan Yaratıcımız sözleri, Türkçe olarak hiç bir zaman bu kadar etkili olmamıştır. Meal değil TEFSİR!

Artık aradığımı bulduktan sonra Ahmed Hulusi'nin bedava dağıttığı bilim kurgu tarzında göz boyaması uyarlamasını çöpe attım.

Ahmed Hulusi'nin fantezi dünyasına derim ki; Üstadım Bediüzzaman hazretlerinin Risale-i Nur 21. söz, ikinci makam, beşinci vecihde beyan ettiği kaide-i meşhure:

"Bir delilden neşet etmeyen bir ihtimalin hiç ehemniyeti yoktur."


Comments


Yazı: Blog2_Post

05323366591

Türkiye

  • Twitter
  • Instagram
  • Facebook

©2022, The Muhammed Mehdi tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page